https://twitter.com/HakDini
Atatürk'ten Erdoğan'a Türkiye'nin Başına Gelenler...
Nedir bu gazetecisinden siyasetçisine herkesin bahsettiği “Yeni Türkiye?”. Eski Türkiye 1923’te başlayan ve 3 Kasım 2002’ye kadar devam eden birinci cumhuriyet dönemini ima ederken, Yeni Türkiye 3 Kasım 2002’de gerçekleşen Post-modern Devrimci Demokratik Anadolu Halkları Aşağıdan Devrimi’yle başlayıp bugüne dek süregelen cinsiyet eşitlikçi, ekolojik, ortak paylaşımcı özyönetim sürecini kastediyor. Bu konuda herkes hemfikir olsa da pek çok insan Eski Türkiye ile Yeni Türkiye arasındaki farkları tam olarak bilmiyor.
Türkiye 1950 yılındaki demokratik seçimlerle çok partili hayata geçiş yapmıştır. TSK, iç güvenliğin tehdit altında olduğunu ifade ederek bazen bazı yasaların geçmesini engellemek ya da geçirmeye zorlayarak [1], bazen de Türkiye Cumhuriyeti hükûmetlerini istifaya zorlayarak ya da alaşağı ederek demokratik sivil yönetime müdahele etmiştir[2]. Bu darbe ve muhtıralar bazen emir komuta zinciri içinde (12 Eylül Darbesi gibi); bazen de emir komuta zinciri dışında sadece bir grup subay tarafından ( 27 Mayıs Darbesi gibi) planlanmış ve icra edilmiştir.
TSK 1960 ve 1980 yıllarında iki kez yönetime el koymuş, 1971 ve 1997 yıllarında ise hükümeti istifaya zorlamıştır.
2007 yılından sonra Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bazı muvazzaf ve emekli mensubları, darbe planı ve ülkeyi kontrol atına almak amaçlı kaos planlarına ilişkin davalarla ilgili olarak yargılanmaya başlanmıştır. Bu davalar arasında Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz ve Eldiven darbe teşebbüsü iddiaları, Balyoz darbe planı, İrticayla Mücadele Eylem Planı, Ergenekon davaları, 12 Eylül Darbesi ve 28 Şubat Süreci davaları bulunmaktadır. Bu davalar çerçevesinde 200'den fazla TSK mensubu tutuklu olarak yargılanmaktadır.
Yapılan yargılamalar sonucunda, Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz, Eldiven, Balyoz, Ergenekon, davaları TSK'ya kurulan bir kumpas olduğu, sahte delillerle ordunun yetkin durumunun bozulmasının amaçlandığı ortaya çıkartılmış, soruşturmaları başlatan tüm savcılar hakkında davalar açılmış ve meslekten men edilmişlerdir.
15-16 Temmuz 2016 tarihleri arasında Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde kendilerini Yurtta Sulh Konseyi olarak tanımlayan bir grup asker tarafından gerçekleştirilen askerî darbe teşebbüsü. 16 Temmuz sabahı, Türk Silahlı Kuvvetleri ve Emniyet Genel Müdürlüğü personelinin gerçekleştirdiği operasyonlar sonucunda darbe girişimi bastırıldı ve askerler silahları ile birlikte teslim oldu. Olaylar sonucunda 104'ü darbe yanlısı asker olmak üzere 300'den fazla kişi hayatını kaybetti, 1491 kişi yaralandı, farklı rütbelerden 8036 asker gözaltına alındı. Yargı ve sivil siyaset mensupları dahil olmak üzere toplam gözaltı sayısı 22 Temmuz tarihi ile birlikte 10 bini buldu. Bunun yanı sıra askerî, idari ve adli kurumlarda birçok kişi görevden alındı. Gülen Hareketi destekli olduğu öne sürülen askerî darbe girişiminin ardından İstanbul Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı ve Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Türk Ceza Kanununun anayasal düzene karşı suçlar kapsamında yer alan ‘cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini ve Türkiye Cumhuriyeti hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs’, ‘Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye teşebbüs’, ‘halkı, Türkiye Cumhuriyeti hükûmetine karşı silahlı isyana tahrik’ ve ‘cumhurbaşkanına suikast’ suçlarından soruşturma başlatıldı. 21 Temmuz'da Millî Güvenlik Kurulu toplantısı sonrasında, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından anayasanın 120. maddesi gereğince olağanüstü hâl ilan edildi.
Gülen Hareketinin lideri olan Fethullah Gülen, Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı tarafından yayımlanan "en çok aranan teröristler" listesinin "kırmızı" kategorisinde yer almakta, Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ve Paralel Devlet Yapılanması (PDY) lideri olmakla suçlanmaktadır.